Bu küçük bir kız çocuğunın hikayesi, kızın adı Ayşe... Ayşe fakir bir ailenin kızı, okula yürüyerek gidiyor... Okuluna gitmekte zorlanıyor çünkü okul evlerine çok uzak. Kışın karda kaymasın diye siyah lastik çizme giydiriyorlar Ayşe'ye, o zaman moda değil lastik çizmeler, yürürken lastik çizmeleri ile utanıyor Ayşe... Annesi, Ayşe üşümesin diye önlüğünün altına bir de pijama giydiriyor, Ayşe iyice sıkılıyor, utanıyor...
Okulunu çok seviyor ama kendini hep biraz eksik hissediyor... Annesi anlatıyor da ordan biliyor ilkokul birinci sınıfta utandığı için adını dahi söyleyemediğini... Öğretmeni çok güzel bir bayan ve gözleri galiba yeşil, renkli renkli bakıyor Ayşe'ye... Ayşe'nin yaşlarında bir de kızı var öğretmenin, adı Gül, o da çok güzel aynı öğretmeni gibi...
Beslenme dersinde utana sıkıla çıkarıyor beslenme çantasının içindekileri... Annesinin özenerek hazırladığı yiyecekleri... Utanıyor beslenmesini yaparken, alışık değil biri bakarken yemek yemeye Ayşe... Öğretmeni ile birlikte bir de başka bir öğretmen daha var sınıfta, Ayşe iyice utanıyor yemeğini yerken, topluyor alel acele beslenme çantasını...
Çizmeleri de siyah lastik çizme ya, öğretmenin çizmelerine bakıyor göz ucuyla, onlar çok güzel oysa... Küçük bir çocuk ama yüreği kocaman Ayşe'nin, okumak istiyor, okuyup o da öğretmen olmak ve o çizmelerden giymek istiyor...Okursam o çizmeleri alabilirim diye düşünüyor o anda... Dalgın dalgın bakıyor çizmelere ve kendisini seyreden öğretmenine...
Başarılı bir öğrenci aslında Ayşe... Ufku geniş değil, hayal kurmayı bile beceremiyor... Elinden tutacak kimse de yok hayatında bir annesi bir de babasından başka... Olacaksa kendisi olacak bu hayatta, olmazsa hiç olmayacak aslında... Son ders zili çalmış, eve gidiyor karanlık kış akşamında... Aklında öğretmenin güzel çizmeleri, ayağında ise lastik çizmeleri, bata çıka yürüyor eve giden karlı yolda...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder