16 Aralık 2013 Pazartesi

Otizmli Çoçuklar İçin El Ele

Otizmli çocuk sahibi olmak ne kadar zordur kim bilir? Birkaç gün önce televizyonda akşam haberlerini izlerken otizmli çocuklara bakım ve rehabilite hizmeti veren bir merkezle ilgili haber dikkatimi çekti. Yıllar önce okumuş olduğum bir kitap, otistik bir çocuğu olan annenin çocuğunu eğitebilmek ve kendisiyle iletişim kurmasını sağlamak için vermiş olduğu mücadelenin büyüklüğünü anlatıyordu. Televizyondaki görüntüler bana okumuş olduğum o kitabı hatırlattı. 


Eğitim merkezinde kalan çocuklara, hayatlarını kendi başlarına idame ettirebilmelerini sağlayacak olan bilgiler (iletişim kurma, oyun oynama, mutfakta yemek yapma vb.) verilmeye çalışılıyor. Haberde otistik çocukların eğitilmesi ve hayata hazır hale getirilebilmesi için eğitim merkezlerinin sayısının artması gerektiğinden bahsediliyordu. 


Evet, yapılan araştırmalar ülkemizde her 150 çocuktan birinin otistik çocuk olduğunu gösteriyor. Hastalığın ortaya çıkmasında genetik geçişin etkili olup olmadığı henüz belli değil. Şunu kabul etmek gerekiyor ki, hayata bir sıfır yenik başlayan bu çocuklarımızın eğitilmesi ve hayatına devam edebilmesi için herkesin üzerine düşen görevi yapması gerekiyor. 


Bu tür merkezlerin çoğalması demek daha fazla çocuğa yardım eli uzatılması demek. Bunun için bu merkezlerin sayılarının artması gerekiyor. Daha fazla merkez açılabilmesi için maddi destek şart. Bu tür projelere gerekli olan desteğin mutlaka sağlanması lazım. Ülkemizde bu tür merkezlere gerekli olan maddi desteği sağlayabilecek çok sayıda insan var. Toplum olarak biraz daha duyarlı olmayı başarabilirsek, bu çocukların daha kolay bir hayat yaşamasını sağlayabiliriz. 

Haberi seyrederken, bu çocukların aslında ailelerinin değil hepimizin yani toplumun çocukları olduğunu düşündüm. Toplum olarak bu çocuklara ve ailelerine gerekli desteği sağlamalıyız. Otizmli çocuklarla ilgili hassas bir yapıya sahibim. Bu çocukların ailelerinin ne kadar zor bir hayat yaşadığına yakınen şahidim. Onların eğitilmesini sağlayacak eğitim merkezlerinin sayısını artırmaya yönelik tüm çalışma ve faaliyetlere destek olduğumu belirtmek isterim.



Okumuş olduğum ve otistik bir çocukla annesinin hikayesini anlatan kitabın bende oluşturduğu farkındalık sayesinde otizmin bir gelişim bozukluğu olduğunu yıllar önce öğrenmiştim. Basit bir anlatımla söyleyecek olursak, otizm, bebeklikte ortaya çıkan bir gelişim bozukluğu. Hastalık yaşamın ilk iki yılı içinde ortaya çıkıyor ve ömür boyu devam ediyor. Sosyal etkileşimde, sözel ya da sözel olmayan iletişimde problem yaşayan otistik çocuklar, yaşam boyu bu şekilde kalıyorlar. Özel eğitime ihtiyaçları olan bu çocuklar, eğitim verildiğinde, hayatlarını devam ettirme yetileri gelişiyor, çevreyle iletişim kurmaya başlıyorlar ve  kendi gereksinimlerini karşılayabiliyorlar.

Otizmin belirtileri:

  • Yaşıtları ile iletişim kuramazlar.
  • Rutin yaşamak isterler, değişikliğe aşırı tepki verirler.
  • Gereksiz yere güler ya da ağlarlar.
  • Sorulara cevap vermezler, söyleneni tekrar ederler.
  • Ses tonları değişmez, hep aynı ses tonu ile konuşurlar.
  • El çırpma, kanat çırpma, zıplama, parmak ucunda yürüme gibi tekrarladıkları hareketler vardır.
  • Her zaman aynı oyunları oynarlar.
  • Saatlerce aynı pozisyonda (çamaşır makinasını seyretmek, televizyon seyretmek vb.) kalabilirler.
  • Soğuk, sıcak ya da acıya duyarsız olabilirler.
  • Birçot otizm hastası konuşamaz, konuşmayı iletişim aracı olarak kullanmaz.
  • Yemek yeme problemlidir. Yemek yemek istemezler.
  • Bazı otizm hastaları saldırgan olabilir.
  • Göz kontağı kurmakta zorlanırlar, hatta kuramazlar.
  • Otizm hastası çocuk adıyla seslediğinizde tepki vermez.
  • Motor gelişiminde düzensizlik vardır. Hareketlerini kontrol edemezler.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder